skip to main | skip to sidebar
  • Hasan Ozan Fırat
  • Ve Penaltı!

Neler var?

  • ▼ 2011 (8)
    • ▼ Şubat (8)
      • nereden nereye ...
      • 23 milyon euro ...
      • bir zamanlar o vardı.. (S01-E2)
      • ÖZLEDİK SİZİ! "SARI BOĞALAR"
      • 9 Şubat 2011 / San Marino - Liechtenstein Maçı
      • bir zamanlar o vardı.. (S01-E1)
      • Unprofessional
      • Hipokrat Yeminli Blog Yayında..


Blog Takip Listesi

Blog Listem

  • Aceto Balsamico
    Meydan Okuma -2
    1 yıl önce
  • Armanın Gururu
    BBM88.COM Agen Bola Online, Bandar Judi Online, Casino Online, Agen Poker dan Togel Online Terpercaya
    8 yıl önce
  • Sahaya Çık...
    Bursaspor : 1 - 1 : Galatasaray
    11 yıl önce
  • Futbola Üründül Penceresinden Bakmamak İçin
    Aguerro || JOKER
    13 yıl önce
  • Falsolu Top

HAKEM BEYAZ NOKTAYI..

nereden nereye ...

11 Şubat 2011 Cuma


10 senede nereden nereye ...



Konuşmasıyla herkesi büyüleyen ve saygı gören, büyük başkan Süleyman Seba ...


Konuşmalarıyla herkesten tepki çeken, doğruları bile savunurken kulübüne zarar veren Başkan ve ekibine ...


Özlüyoruz seni büyük adam, büyük başkan, büyük BEŞİKTAŞ'lı ... 



Gönderen Hasan Ozan Fırat zaman: 3:20 ÖS 0 yorum  

23 milyon euro ...

10 Şubat 2011 Perşembe

23 milyon Euro 


Bu rakam Alex De Souza'nın 2 yıl sonra, yani Fenerbahçe'de 9 yıllık kariyerini bitirdiği zaman bu kulüpten cebine koymuş olacağı para ...




31 milyon  euro, 5 yıl için Guiza'a
14.5 milyon euro 3 yıl için Tabata'ya
17 milyon euro 4 yıl için Misimovic'e
16 milyon euro 4 yıl için Nihat Kahveci'ye


kulüplerinin harcadığı/harcayacağı paralar, hepsini 9 yıla tamamladığımızda ortaya güzel bir tablo çıkıyor. Tabii bunlar şimdilik ilk akla gelenler kulüp fark etmeksizin..


Seversin, sevmezsin. Güzel oyunu engelliyor dersin ve Alex Fener'den gitmeli dersin, anlarım. Fakat geçen 7 yılda Alex'in Fener'e kattıkları, kazandırdıkları söz konusu olduğunda kazandığı para o kadar komik ve az geliyor ki... 





Diğer kulüpler veya yine kendi kulübü Fenerbahçe o kadar para savurdu ki boş beleş adamlara, onun aldığı para akla gelince insan neler düşünmüyor ki ... 

Gönderen Hasan Ozan Fırat zaman: 5:16 ÖS 0 yorum  

bir zamanlar o vardı.. (S01-E2)

9 Şubat 2011 Çarşamba

2000'lerin başından itibaren her sene üç büyüklere geliyordu. Bu sene Beşiktaş'ta, bu sene Fenerbahçe'de ... 
Üç büyüklerin servet niteliğindeki tekliflerini reddetti, kulübünü paraya terk etmedi. Medya onu yerlere göklere sığdıramadı, o kadar çok şişirdi ki ... Ama o bundan etkilenmedi, hiçbir zaman istikrarını yitirmedi. 


Kulübünün altyapısından yetişti, altın jenerasyonlarının en önemli parçalarından biri oldu. 1997'de ve 2002'de kulübü Türkiye Kupası'nı kaldırırken, bu başarıların arkasındaki en önemli 3 isimden biriydi. Olağanüstü tekniği, verdiği paslar, yaptığı bindirmeler, çektiği şutlar ... Ergün Penbe ile  birlikte Türkiye'nin en iyi sol kanat oyuncusu olarak gösteriliyordu.

1994 yılında altyapısından çıktığı takımından 2003 yılında zorla satılan bu yıldızın kariyeri, artık eskisi gibi olmayacak ve parlayamayacaktı. Önce Gaziantepspor, yönetim değişikliğinden sonra eski takımı derken 2007 yılında o artık tamamen unutulmuştu. Bunların ardından Sergen'li, Ahmet Dursun'lu, Ahmet Yıldırım'lı kadroya "eski" sıfatıyla da olsa tekrar "yıldız" olarak Beypazarı Şeker spora transfer edilse de başarılı olamadı, futbolu bıraktığı kulüp ise 2 sene önce Bozüyükspor oldu. Sessiz sakin, hiçbir şey beklemeden, bıraktığında kulübünün taptığı bir adam olarak ...



Kocaelispor'lu Nuri Çolak'tan bahsediyoruz, sahanın sol tarafında her şekilde görev yapabilen, bu ülkenin gördüğü en teknik ve oyun zekası en gelişmiş oyuncularından birinden ...



Acaba diyorum Nuri o günlerde bizim FM-CM'lerde transfer ettiğimiz gibi "Üç Büyükler"e gitseydi, kariyeri daha farklı olur muydu? Onu bu kadar çabuk unutabilir miydik? 




dip not:   Fotoğraf azlığı ve kalitesizliği için özür dileriz, nitekim artık onları da bulmak, hatırlamak o kadar zor ki ... 

Gönderen Hasan Ozan Fırat zaman: 5:25 ÖS 0 yorum  

ÖZLEDİK SİZİ! "SARI BOĞALAR"

8 Şubat 2011 Salı

1926 yılında İstanbul Erkek Lisesi'nde kurulan, Türkiye'nin en gözde şehrinin adını taşıyan ve karanlık sulara gömülmüş bir gemi gibi sessizce aramızdan uzaklaşan bir takım..


Tarihi boyunca sorunlar yaşamış, belkide Türk futbolunda bu sorunların en sık yaşanığı tek ekiptir, gerek lider partli ile olan sorunlar, gerek futbol hırsızlarının yönetimde olması gerekse kötü sonuçlara gebe olan başarısızlıklar..

Belkide unutamayacakları senedir 1995.. Alınan büyük maddi destekler, yapılan kaliteli transferler önce 1.Lig kapılarını açtı daha sonra burada kalıcı olmalarını sağladı.. 


Tanju Çolak gibi flaş isimlerle yola başlayan ekip, önce İstanbul'un 4.büyük takımı olmak sonra şampiyonluk sevinci yaşamaya kararlıydı..

Fakat bir türlü politikaları tutmadı, kaliteli yabancı transferleri, harcanan büyük miktarlar ve getirisi olmayan bir stat.. Sadece 1 sezon ligin üst sıralarında boy gösterme başarısı gösteren sarı boğalar, tehlike çanlarından habersiz kötü transfer politikasına devam etti..


Uzan grubunun desteklediği ekip 2000'li yılların ortasında bu destek geri çekilince sahipsiz kalmaya başladı, önce transfer harekatı durdu daha sonra elden oyuncu çıkarma politikaları başladı.. Geldikleri son durum ise yaş ortalaması 30 olan bir ekip.. Tecrübeli takım ligde zar zor kalmaya devam etsede, 2004-2005 sezonu veda etti..

Bu veda bir sonun başlangıcı gibi oldu, önce TMSF'nin Uzan Grubu'nun borcundan dolayı gelirlere el koyması daha sonra serbest kalan futbolcular ve hızla gelişen başarısızlıklar..

Büyük hedeflerin takımı sahipsiz ve borçluydu.. Bunun yanında şans iyice uzaklaşmıştı, önce Süper Lig'e çıkma hakkını play-offlarda kaybettiler, bir sonraki sene Bank Asya haklarını..

Sarı Boğalar şimdi tek başına 3.Lig'de mücadele veriyor, özlediği 1.Lig'i arıyor ve bizde onları özlüyoruz, bir an önce umutlarınızın yeşermesi dileğiyle..


Gönderen Ve Penaltı! zaman: 9:23 ÖS 1 yorum  

9 Şubat 2011 / San Marino - Liechtenstein Maçı



9 Şubat 2011'de oynanacak olan San Marino - Liechtenstein hazırlık maçı için uluslararası sonunculuk karşılaşması diyebiliriz. Nitekim her oynadıkları maçtan 5+ handikaplı olarak mağlup ayrılan bu takımlar, bulundukları konumu fazlasıyla hak ediyorlar. 

Acaba bu önemli maçı TV kanalları verecek mi? 

Dip not: Bahis şirketleri toplamda daha fazla beraberliği olduğu için Liechtenstein'i favori olarak görüyor. İki takım arasındaki 2 karşılaşmadan ise bir beraberlik ve bir San Marino galibiyeti çıkmış. (San Marino'nun tek galibiyeti) 

                       

Gönderen Hasan Ozan Fırat zaman: 4:31 ÖS 1 yorum  

bir zamanlar o vardı.. (S01-E1)

İsveç Liginde yaptığı sükseli çıkış, hızlı bindirmeler, kanatlara otoban edası ile yaklaşmalar... 99'un unutulmaz Şampiyonlar Ligi Finalinde ismi geçer bir adam; "Jesper Blomqvist"


Bugün belkide Manu taraftarlarının aklına bile gelmeyen bir isim, üstün yetenek, durdurulamaz bir sürat ve önüne çıkan tek engel; "sakatlık!"



Gönderen Ve Penaltı! zaman: 1:14 ÖS 0 yorum  

Unprofessional

Ülkemizin spor dallarında yaşadığı en büyük sorun "profesyonel olamamak".. Yıllardır gıpta ile baktığımız İngiltere Premier Lig ve neden bizde yok sorusu?


Hem yayıncılık anlayışında hemde kombine satışlarında, ders olarak işlenmesi gereken ülke olarak geçer..


Sonra aklımıza Hollanda gelir.. Altyapı ve tesisleşme. Onlarada ayrı bir gözle bakarız, "helal olsun gene 17'lik çocuğu milyon dolara sattılar" ezberimizdir bu replik..


Peki bizim çocuklarımız neden değersiz? +Dinho eklemeleri getirerek piyasa yaparız espirileri, medya ile yüzgöz oluyor, İstanbul geceleri onu bitiriyor gibi açıklamalar..

Hollanda ve İngiltere ciddi anlamda incelendiğinde görülecek ilk öge "PROFESYONEL YÖNETİM".

Spor Kulübü nasıl olunur? Nasıl yönetilir? Tesisleşme nedir? Futbolcu adaylarına spor ahlakı ve eğitim nasıl verilir?

Taraftarı bilinçlendirme çabaları, taraftar seminerleri..


Kulüp yönetimleri profesyonel olmayı başarırsa bu sorunlar aşılacaktır ve 72 milyondan fazla nüfusa sahip ülke, her sene dünya futboluna 3 veya 4 yıldız kazandıracaktır..

Portekiz'in bizden daha çok, dünya klasmanında yıldız oyuncuya sahip olması sizcede mantık hatası değil mi?

Gönderen Ve Penaltı! zaman: 4:33 ÖÖ 0 yorum  

Hipokrat Yeminli Blog Yayında..


On yedi asil, iki yedek üyesi, kurul başkanı ve başkan yardımcısı ile birlikte yaklaşık bir kişiden oluşan, onlarca dostun desteğini alan, bol virgüllü cümle kurulmasına neden olan, hipokrat yeminli blog an itibariyle yayında..

Gönderen Ve Penaltı! zaman: 3:58 ÖÖ 0 yorum  

Kaydol: Kayıtlar (Atom)

Blog Design by Gisele Jaquenod

Work under CC License.

Creative Commons License